Türkiye’nin yeni enerji kaynağı “yazılım” olacak

Özel haber: Hiç şüphesiz dijital dönüşümün en temel ittirici gücü yazılım sektörü. Ekonomide katma değerli üretim yapabilmek ve rekabet gücünü elde edebilmenin temeli yazılım sektöründe gizli. Peki, Türkiye’de yazılım sektörünün küresel rakipleri içerisindeki konumu nedir; sektörün karşılaştığı zorluklar ve geleceğe bakışı nasıl?


Türkiye’nin yeni enerji kaynağı “yazılım” olacak


Günümüzde dijital dönüşüm, Endüstri 4.0, yapay zekâ kavramları hayatın her alanında olduğu kadar ekonomideki en önemli başlıklardan da biri haline geldi. Elon Musk, katil robotlara karşı Birleşmiş Milletleri uyarırken, ekonominin doğasındaki dijital dönüşümü anlayamayan ve buna ayak uyduramayan aktörlerin zamanla tarih sahnesinden kaybolup gideceği de aşikâr. Öte yandan, şüphesiz bu dönüşümün en temel ittirici gücü yazılım sektörü. Ekonomide katma değerli üretim yapabilmek ve rekabet gücünü elde edebilmenin temeli yazılım sektöründe gizli. Uzmanlara göre, Türkiye’nin bu sektörde küresel zirveye oynamak için önemli bir potansiyeli var. Bununla beraber, dijital treni kaçırmamak elzem.


REKABETÇİLİĞİN SIRRI YAZILIMDAN GEÇİYOR


Bilinen sektörlerden farklı olarak yazılım sektörü tamamen akıldan beslenen bir diğer ifadeyle hammaddesi, ana yakıtı insan olan bir sektör. Reel ekonominin dönüşen dinamiklerinde katma değerli üretim yapmak ve ihracatta rekabet gücü yakalayabilmenin sırrı da yazılım sektöründe başarılı olmaktan geçiyor. Bu çerçevede, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yazılım sektörü son dönemlerde dikkatleri üzerine çekmeye başladı. Peki, Türkiye’de yazılım sektörünün küresel rakipleri içerisindeki konumu nedir; sektörün karşılaştığı zorluklar ve geleceğe bakışı nasıl? Türkiye’de “silikon vadisi” kurmak mümkün mü, gerekli mi? Tüm bu soruların cevaplarını YASAD (Yazılım Sanayicileri Derneği) Başkanı ve Korgün Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Ufuk Güneş’le yaptığımız keyifli sohbette aradık.


  • Öncelikle YASAD’ı biraz tanıyabilir miyiz ve yazılım sektörünün doğasından kısaca bahsedebilir misiniz?

1992 senesinde kurulan YASAD, Türkiye’deki yerli yazılım üreticilerimi temsil eden tek yazılım STK’sı. Şu anda 452 tane kurumsal şirket üyemiz var, bu şirketlerin hepsi Türk kurumları; üretim ya da ihracat yapan Türk firmaları. Yazılım ihracatının yüzde 70’ini ve iç pazarın yüzde 80’ini bu şirketler oluşturuyor. Yaklaşık 200.000 kişiye istihdam sağlayan bir sektörden bahsediyoruz.

“HAMMADDESİ İNSAN; YAKITI AKIL…”

Yazılım sektörü tamamen akılla çalışan, hammaddesi insan olan, ana yakıtı akıl olan bir sektör. Dolayısıyla yazılım işine girmek için çok büyük sermayelere gerek yok ama iyi kalitede ve nitelikte yetişmiş insana ihtiyaç var. Dolayısıyla, bu sektörde iyi bir mühendislik gücü olmalı. Yazılım sektörü bir yandan da akılla sermayenin birleşmesinin sonucunda çok güzel işler çıkarılabilen bir alan olarak görülebilir.

“4 TRİLYON DOLARLIK BİR SEKTÖR”

  • Dünyada yazılım sektörünün güncel durumu; küresel ekonomi içerisindeki yeri nasıl? Dünya’da yazılım sektörüyle öne çıkan ülkeler/aktörler kimler?

Dünyada yazılımda öne çıkan ülkeler dendiği zaman öncelikle ABD’den bahsetmek mümkün. Ardından, İngiltere, Almanya, İsrail ve Hindistan’ı sayabiliriz. Küresel pazar büyüklüğünde 4 trilyon dolar civarında bir rakamdan bahsetmek mümkün.

  • Ülkemiz açısından katma değerli üretimde yazılım sektörünün önemi nedir? Sektörün ekonomik büyüklüğü ne boyuttadır ve dünyada Türkiye nasıl konumlanıyor?

“İTHALATA 1 MİLYAR 250 MİLYON DOLAR HARCADIK !”


Türkiye’nin katma değerli ihracatı dendiği anda aslında yegâne katma değerli ihracat yapılabilecek sektörlerden biri de yazılım. Bu değerlendirmeyi daha iyi anlayabilmek için “ürünün kilo fiyatı bazında” örneklendirme yapılabilir. Örneğin, 1 kilo kot pantolon 5 dolar, 1 kilo eşarp fiyatı 6 dolar iken 1 kilo yazılımın sabit bir ederi yok; bununla beraber bu değer milyon dolarlara kadar çıkabilir. Dolayısıyla, katma değeri en yüksek alanlardan biri de yazılım sektörü. İthalat-ihracat rakamlarına baktığımızda aslında Türkiye olarak şu anda yazılım sektöründe ihracatta daha yeni büyüyoruz ve 2016’da bir milyar dolar civarında bir ihracatımız var. Ama ithalata çok ciddi para harcıyoruz. Örneğin, 2015’te yazılım ithalatı için yaklaşık 1 milyar 250 milyon dolar para harcadık. Öte yandan Türkiye’de gerçek anlamda yazılım sektörünün ithalatına ilişkin rakamlara ulaşmak epeyce güç.

  • Hali hazırdaki rakamların dışında yazılım sektörünün ülkemiz için vadettiği potansiyel nedir? Ülkemizde bu sektörün daha da gelişmesi konusunda avantajlar ve dezavantajlar nelerdir olabilir?

“50 MİLYAR LİRALIK İHRACAT, 1 MİLYON GENCE İSTİHDAM…”


Bu noktada öncelikle YASAD olarak vizyonumuzdan bahsetmek gerekli. Dernek olarak önümüzdeki 10 yıl içerisinde Türkiye’yi bölgesinde bilgi ve iletişim teknolojilerinde bölgesel üs (merkez) yapmak ve önümüzdeki 10 yılda içerisinde bir milyon gencimize yazılım alanında istihdam sağlamak istiyoruz. Eğer, bu hedefe ulaşabilirsek ve bölgesel merkez olma yolunda doğru adımlar atarsak önümüzdeki on yılda 1 milyon gencimize istihdam sağlarız ve minimum 50 milyar dolar civarında da yazılım ihracatı yapabilir bir konuma gelebiliriz. Öte yandan ülke olarak yazılım sektöründe çok ciddi avantajlarımız var. Örneğin iyi bir mühendis kitlemiz ve kalitemiz mevcut. Coğrafi bir avantajımız var, genç ve dinamik girişimcilerimiz bu sektör açısından yine büyük artılar.


KAMU YERLİ YAZILIM ÜRETİMİNDE ÖZEL SEKTÖRÜN ÖNÜNÜ AÇMALI


Sektör için dezavantajları da göz ardı etmemek gerekli. Öncelikle sermayemiz az, nitelikli ara elemanımız ve yabancı dil bilgimiz yetersiz. Daha da önemlisi ülke içerisinde kamuda ve özel sektörde yerli yazılım tercih edilmiyor. Genellikle, Türkiye’de yabancı ürünlere karşı bir hayranlık var. Bununla beraber, bu trendin yavaş yavaş ortadan kalkması ve öncelikle kamunun yerli yazılım kullanmaya başlaması elzem. Sektörü öncelikle kamu desteklemeli ki özel sektör ve KOBİler de yerli ürün ve yazılımları kullanmaya başlasın. Aslında, kamunun yerli yazılıma geçiş süreci başladı ve geçmişe göre daha iyi bir noktadayız ancak hala geldiğimiz noktada yazılım ithalatına ve lisanslara ciddi bir para harcıyoruz. Oysa, bu durumu yerli yazılımla ikame edebiliriz. Bir diğer husus da rekabet. Kamu tarafının yerli yazılımla rekabet etmemesi gerekli ve kamu yazılım üretime işini özel sektöre devretmeli. Özel sektör bu işi götüren olmalı. Kısacası, bugün beş sene öncesine göre yazılım sektöründe ve yerli yazılımda çok daha iyiyiz ancak küresel düzlemde rekabet ve büyüme yeteneği kazanmamız için daha da gelişmemiz şart.


DİJİTALLEŞME TRENİNİ YAKALAMA ŞANSIMIZ VAR…


Bugün sayısı 6.000’in üzerinde yerli yazılım firması var; bunların büyük çoğunluğu genellikle küçük müteşebbisler. Ancak, Türkiye’den milyar dolarlık yazılım şirketleri çıkarmamız gerekiyor. Şunu unutmamak gerekiyor ki artık dünya çapında rekabet edebilecek tekstil ya da inşaat şirketi çıkabilme şansımız belki azaldı ancak önümüzde yazılım sektöründe çok ciddi bir fırsat var ve değerli firmalar çıkarma şansımız büyük. Dünyada yazılım sektöründe tren yeni kalkıyor. Belki diğer sektörlerdeki trenler kaçtı ancak dijital sanayide hala önemli bir şansımız var.

  • Yazılım sektörü için dezavantajlarımızı nasıl avantaja çevirebiliriz ve kısa-orta ve uzun vadede, Türkiye’de bütüncül bir yazılım sektörü stratejisinin geliştirilmesi için nasıl bir aksiyon planı oluşturulmalı alınmalı?

“NİTELİKLİ ARA ELEMAN YETİŞTİRİLMELİ”


Bu hususta öncelikle bir numaralı sorunumuz nitelikli ara eleman. Ara elemanının yani meslek liselerinde ve yüksekokullarda algoritma ve yazılım bilen nitelikli elemanın yetiştirilmesi lazım ki dünya ile yazılım sektöründe rekabet edebilelim. Örneğin, bugün Hindistan bilişim sektöründe 3,5 milyon kişi istihdam ediliyor; ülkenin ihracatının 118 milyar dolarının 32 milyar doları sadece yazılımdan geliyor. Hindistan’ın başardığını, neden Türkiye yapamasın?


“KAMU İLE UYUMLU ÇALIŞIYORUZ”


YASAD’ın vizyonu da işte tam bu noktada başlıyor önümüzdeki 10 yılda, 1 milyon kişiyi yazılım sektöründe istihdam ettirmeye çalışıyoruz. Bunun yolu da kamu tarafında ve özel sektörde yerli yazılım tercihini arttırmak ve ihracatı destekleyici tedbirleri almaktan geçiyor. Ancak, bütün hedeflere yalnızca nitelikli insan gücüyle ulaşmak mümkün. Öte yandan, bugün bizi çok iyi anlayıp destekleyen bir Ankara var ve sektörümüze özellikle 2003’ten bu yana ciddi derecede artan bir destekten bahsetmek mümkün. YASAD olarak kamu ve karar alıcılarla uyumlu şekilde çalışıyoruz ancak hep bir adım ileriyi düşünmek ve bizi küresel ölçekte geri bırakmayacak tedbirleri almak şart. Mühendislik kalitemiz, özellikle bilişim ve yazılım anlamında ortalamanın üzerinde. Örneğin Avrupa’da mühendislik kalitesi açısından ikinciyiz ancak esas olarak istihdamın ara eleman üzerinden sağlanacağını da hatırlatmak gerek.


“YENİ ENERJİ KAYNAĞI YAZILIM OLACAK !”


Sektör hem yaratacağı istihdam hem de katma değer açısından büyük bir potansiyel vadediyor. Bu çerçevede, yazılım sektöründe doğru adımlar atmaya devam edebilirsek, Türkiye’nin yeni enerji kaynağının yazılım sanayisi olacağı söylenebilir. Bu çerçevede, dünyadaki trendleri doğru okuyabilmek çok önemli. Örneğin biz belki yalnızca dijitalleşmenin yazılım tarafına odaklanıyoruz ancak uluslararası ilişkilerin ve diplomasinin doğası bile değişiyor. Örneğin, Danimarka ilk dijital diplomatını Silikon Vadisi’ne atadı bile. Bu gelişme bile dünyanın gittiği yönü bizlere gösteriyor. Bu çerçevede, bizim de geç kalmamamız ve dünyanın gittiği yönü görmemiz gerekli. “Türkiye’de neden silikon vadisi yok” da bizlere sıklıkla yöneltilen bir soru. Bu noktada elbette, teknoparklar kurmanın önemi yadsınamaz ancak bir Silikon Vadisini sadece inşaat yapmak olarak düşünmek de yanlış. Silikon vadisi bir inşaat projesi değildir; bambaşka bir iş birliği, kümelenme işbirliği kültürü ve iklim projesidir. Dolayısıyla, Türkiye’de benzer bir yapıdan bahsetmek için beraber iş yapabilme ve sanayi yaratabilme kültürünü başlangıçta oturtmamız lazım. Akıl ile sermayenin bir araya geldiği dijital bir tarım arazisi ve iklimi oluşturmanız lazım. Böyle bir ekosistem sanal olarak oluşsa dahi bizim için çok kıymetli yine olacak ve katma değer üretmek mümkün hale gelecek.

  • Uzun zamandır yakınılan konulardan biri de “beyin göçü”. Türkiye’de yazılım anlamında nitelikli profesyonellerin Türkiye’de kalmasını nasıl teşvik edebiliriz?

Türkiye’de bugünden sonra var olan sermayenin bir an önce yazılıma yatırım yapması en azından uğraştığı işlerin yanına yazılım sanayisini de eklemesi gerekli. Sermaye artık, Türkiye’deki yazılım sanayisinin potansiyelini fark etmeli ve sermaye ile gençler buluşturulabilmeli. Sermayenin yazılım sektörünü fark ettiği an gençler yurtdışına çıkmaz, ve ülkemiz daha cazip hale gelebilir. Bizim meslek sahiplerinin en büyük özelliklerinden biri de dünyada her yerde çalışabilmemiz, ancak biz ülkemiz için çalışmak istiyor ve Türkiye’den dünyaya açılmayı teşvik etmek istiyoruz. Beyin göçünün engellenmesi ve tersine beyin göçünün sağlanabilmesi için sermaye ve akıl birlikteliğinin bir an evvel tesis edilmesinde büyük fayda var. Sermayenin girişimcilerle buluşması lazım. Elbette inşaat yapmaya devam edelim ama bence artık büyük inşaatçılar da yazılıma yatırım yapsın. Unutmamak gerekir ki, inşaat sektöründe büyütülebilecek en fazla şey gökdelen ama yazılım sanayisi ile devlet büyür ve dünya çapında şirketler yaratmak mümkün hale gelir.